Merhabalar.

Bu yazıda geçtiğimiz Mart ayı içerisinde okuduğum kitaplar, izlediğim film ve diziler üzerine yorumlarımı aktaracağım. Sizin de okuduğunuz kitaplar, izlediğiniz dizi ve film varsa düşüncelerinizi yoruma yazın :)

KİTAPLAR

  • Sherlock Holmes - Kızıl Dosya: Ünlü dedektif Sherlock Holmes’un ilk defa okuyucular ile tanıştırıldığı kitaptır Kızıl Dosya. İlk defa 1887 yılında bir gazetede basılmış Kızıl Dosya’da anlatıcımız Holmes’ün belki de tek arkadaşı olan Doktor Watson. Kitabı okurken bir yere kadar Sherlock Holmes’un konuyu çözümüne doğru giderken aniden hikaye değişiyor ve Holmes’un çözmeye çalıştığı olayla ilgili olan bir akış bizlere anlatılıyor. Bu kısımda anlatıcımız Watson değil üçüncü bir göz oluyor. Bu bahsettiğim ikinci olay kısımı biraz sıkıcı gelebilir size çünkü orada bir olay anlatımından ziyade bilgi verme ağırlıklı bir kısım geçiyor. Ama yine de bir bütün olarak kitabın oldukça değerli ve güzel bir kitap olduğu görüşündeyim.
  • Sherlock Holmes - Dörtlerin İmzası: Sherlock Holmes kitap serimizin ikinci kitabı. İlk kitapta dostluklarının temellerini atan Holmes ve Watson bu kitapta yeni bir olayın peşine düşüyorlar. Tıpkı Kızıl Dosya gibi bu kitap da hızla akıyor ve rahat okunuyor. Bu kitap ilk kitaba göre bir tık geride kalmış olabilir çünkü ilk kitapta Holmes’ün gözlem ve tümdengelim yeteneklerine hayran olurken ikinci kitapta Holmes bu yeteneğini o kadar da kullanmamış gibi geldi bana. Ama yine Kızıl Dosya’nın devamı niteliğindeki bu kitap da mutlaka okunmalı tabii :)
  • Akıl Oyunlarının Gölgesinde (Sherlock Holmes’un Maceraları): Sherlock Holmes serimizin üçüncü kitabı olan bu kitapta tek bir konuya odaklanmaktan ziyade bizlere 12 farklı macera anlatılıyor. Bu nedenle kitabı bir bütün olarak değerlendirmek mümkün değil. Hikaye hikaye değerlendirmek için de hikayeler yeterli uzunlukta değil. Genel olarak Holmes’e gelen birisi derdini anlatıyor, Holmes anlatılanlardan çıkarımlar yapıyor, sonra yeteneği ve araştırması ile olayı çözümlüyor. Bu kitap ilk iki kitaba göre belki daha hızlı da okunabilir çünkü hikaye bir çırpıda bittiğinden diğer hikayeye sıfırdan başlanabiliyor hemen.

FİLMLER

  • Once Upon a Time in America: 1984 yılına ait olan bu filmde başrolümüzü Robert De Niro canlandırmaktadır. Filmimizin konusu 4 Yahudi mafya üyesinin hikayesinin anlatılmasıdır. Film Amazon Prime üzerinde 3 saat 40 dakika gibi çok uzun bir süreye sahiptir. Bir de filmin extended versiyonu da bulunmaktadır, orada orjinal filmde verilmemiş sahneler mevcut fakat izlemedim extended versiyonu. Filmde aslında üç bölüm var bizim izlediğimiz. Birinci bölümde bahsettiğimiz 4 mafya üyesinin çocukluk, gençlik zamanları anlatılmaktadır. İkinci kısımda orta yaşlarında geçen olaylar anlatılmaktadır. Üçüncü kısım ise artık yaşın kemale erdiği dönemde geçmektedir. Fakat özellikle 2. ve 3. kısım arasında gidiş gelişler olduğu için konuları anlamak adına filme iyi odaklanmak gerekebilir zira ben o noktalarda biraz zorlanmıştım. Bazı filmleri izlerken bir karakteri seversiniz, yakınlık duyarsınız ya, bu fimdeki hiçbir karakter ile o yakınlığı kuramıyorsunuz çünkü hepsinin o yakınlığı kurmayı engelleyen özellikleri var. Filmi izlerken keyif aldığım için benim puanım 10 üzerinden 8.
  • The Equalizer: 2014 yılına ait olan bu filmde başrolümüzü Denzel Washington canlandırmakta. Washington’ın canlandırdığı Robert McCall karakteri eski bir özel kuvvetler görevlisidir ve eşini de kaybetmesinin ardından eskiden uzaklaşmış sakin bir hayat sürmektedir. Ta ki kendisini bir olay silsilesi içinde bulana kadar. İstemeden de olsa dahil olduğu olaylar neticesinde bir mücadeleye girişiyor. Film kimi noktalarda klişe olmasını beklediğiniz yerlerde tam tersi şeyler sunsa da bazı sahneler çok abartı olmuş diyorsunuz, özellikle son sahne. Ama benim izlerken keyif aldığım bir film oldu, bu nedenle 10 üzerinden 7 verdiğim bir film kendisi.
  • The Naked: 2017 yapımı bu filmde başrol karakterimiz Rob Anderson’ı Marlon Wayans canlandırıyor. Filmin konusunu ise evleneceği günün sabahında kendisini bir asansörde çıplak vaziyette bulan Rob Anderson’ın tekrar tekrar aynı şeye uyanması, bir zaman döngüsü içine içinde olması. 1 saat 30 dakika uzunluğunda olan film akşamı değerlendirmek için ideal fakat çok bir şey de beklememek lazım. Benim filme puanım 10 üzerinden 6.
  • Tower Heist: 2012 yapımı bu filmde Ben Stiller ve Eddie Murphy başrolleri paylaşıyor. Filmin konusu dolandırılan bir grup çalışanın haklarını geri almak isteyen yöneticinin bir soyguncu ile anlaşıp dolandıran kişiyi soyma düşünceleri ve akabinde gelişen olayları baz alıyor. Bu fim de pek beklenti kurulamayacak anca bir 2 saati değerlendirebilecek bir film. Filme puanım 10 üzerinden 6.
  • The Terminal: Baş rolünü Tom Hanks’in oynadığı 2004 yapımı olan bu filmde Hanks’in canlandırdığı Viktor Navorski karakteri Krakozhia adlı kurgusal ülkeden New York’taki John F. Kennedy havalimanına gelmiş fakat geldiği anlarda ülkesinde askeri darbe olmuş, bu nedenle ABD iç işlerinin ülkeye girişine izin vermediği, ülkesindeki darbe yüzünden de ülkesine dönemeyen havalimanına sıkışıp kalmış bir karakterdir. Bu filme ilham olan şey ise Mehran Karimi Nasseri isimli İran vatandaşı olan bir kişinin Fransa’daki Charles de Gaulle Havalimanı’ndaki 1 numaralı terminalde sıkışıp kalması. The Terminal filmi benim beğendiğim bir film oldu. 10 üzerinden 7 verdiğim bir film kendisi. Filmde Navorski’nin başına neler gelecek, olayların içinden nasıl çıkacak acaba derken güzel akıyor film.

DİZİLER

  • Parks And Recreation: Bu dizinin ikinci ve üçüncü sezonlarını izledim. Dizi 2. sezonda gerçekten karakterler ve olaylar açısından iyi oturdu ve keyifli bir hal aldı. Diziye 2 yeni karakterin dahil olması da diziye farklı bir renk kattıve daha komik olmasını sağladı. Şu an 4. sezona devam ediyorum ve aynı keyifte devam ediyor.
  • The Crown: Bu diziye istediğim hızda devam edemedim, halen daha 1. sezonu bitmedi. Açıkçası izlerken çok keyif aldığım bir dizi ama istediğim vakti ayıramadım bir türlü. Mart ayı içerisinde 2 ya da en fazla 3 bölüm izleyebildim. Elizabeth’in henüz kraliçeliğe alışması aşamasında devam ediyor dizi.
  • New Asterdam: NBC’de yayınlanmış bir dram dizisi ve şu anda Netflix üzerinden izlenebiliyor. Gerçekten dram yönünü iyi veriyor ve öbür yandan Amerikan sağlık sistemine de sağlam eleştiriler getiren bir dizi. Beğendiğim ve devamını getirmek istediğim bir dizi.